Hayatımda en çok yapmak istediğim şey keşfedip paylaşmak. Orçun, nam-ı diğer cuytherock‘ın da tabiri ile kendimi bu yüzden sosyal mühendis olarak görüyorum aslında. Şu anda sadece blogumda yapabiliyorum bunu. Ya da ”Baba bak, süper bişi oldu” gibisinden şeyler ile kendimi eğlendiriyorum. Kendimde en güvendiğim şeylerden de en büyüğü de bu özelliğim idi.
Bundan bir hafta önce Aydın Üniversitesi’nde Crea Bulls ve Pazarlama Projeleri’nin hazırladığı Sosyal Medya ve E-Ticaret Konferansı’a konuşmacı olarak katıldım. Çok heyecanlıydım ve bir kaç gün sunum ile uğraştım. Güzel de bir sunum oldu hani.
Korkularıma yenildim.
Mikrofonu elime alır almaz sesim titremeye, her kelime arasında ”umm” demeye başladım. Kabus gibiydi. Lise yıllarımda bile kendini yüzlerce kişinin ortasına atmış, çatır çatır keynote’lar vermiş ben, gözüne spot tutulmuş tavşan gibi kaldım.
Sunumdan kurtardım biraz. Fakat istediğim gibi topluluk önünde dilediğim gibi konuşamamam çok büyük hayal kırıklığına uğrattı beni. Hayal kırıklığımın bir nedeni de sevdiğim bir şeyden konuşuyorsam eğer susmak bilmem. Hayatta en çok yapmak istediğim şeyi yapamamıştım. Böyle bir başarısızlığa uğramamıştım hiç. Tamam, durum feci değilmiş ama istediğim gibi olmadı.
Biraz da kendime yediremediğimden yazıyorum buraya bunu. Hani olur da bir kenara not almak isterseniz benim kulaklarıma küpe olan ve keynote vereceğim zaman hiç YAPMAYACAĞIM şeyleri yazıyorum:
İnsan büyüdükçe korkuları da büyüyor. Buna paralel olarak da korkularımızdan kaçarken ayaklarımızın takıldığı engeller çoğalıyor.Ne çalışmalarımı, ne çabalarımı ne de umudumu kaybettim. Bir daha ki sefer daha dikkatli olmam lazım.